Düğün Takıları ve Ziynet Eşyaları Kime Aittir?
Düğünde takı takılması ülkemizde düğün merasimlerinde çok uzun zamandır yer alan bir gelenektir. Yeni evlenen çiftlerin akrabaları ve tanıdıkları, evlilik hayatlarının başlangıcında onlara maddi anlamda destek olmak ve düğün masraflarındaki yüklerini hafifletmek maksadıyla düğün sahiplerine takı hediye etmektedir.
Düğün sahiplerine takılan veya hediye edilen altın, kolye, bilezik, para, döviz, çeşitli takı setleri gibi her türlü maddi değere sahip ürün ‘takı’ olarak adlandırılır. Düğün zamanında hediye edilen bu takılar boşanma konusunun gündeme gelmesi ile tartışmalı bir hal alabilir.
Bu noktada ortaya çıkan düğün takıları kimindir sorusunun cevabı ise düzenli olarak gündeme gelmektedir. Siz de düğün takıları ve ziynet eşyalarının kime ait olması gerektiğini ve bu konuyla ilgili yargıtay kararlarını öğrenmek için detaylara göz atabilirsiniz.
Düğünde Takılan Takılar Kimin Hakkıdır?
Türk Hukuku’nda yürürlükte olan kanunlar incelendiğinde boşanma veya ayrılık hallerinde düğün takıları ile ziynet eşyalarının kime ait olacağı hususunda herhangi bir hükmün henüz yer almadığı görülür. Düğün takıları kanunen kimindir sorusuna verilecek yanıt kanun yolu ile düzenlenmediği için halk arasında soru işaretlerine neden olmaktadır.
Kanun ile düzenlenmeyen uyuşmazlık konuları hakkında yargıtay kararlarının incelenmesi önem taşır. Ayrıca hukukumuzda bazı durumlarda yöresel örf ve adet hukukunun uygulanmasına da izin verilmektedir. Genel kural olarak Türk Hukuku’nda görülen uygulama ise, düğün takıları ve düğünde takılan ziynet eşyaları kadına aittir şeklindedir.
Yani düğünde takılan takılar; ister erkek tarafın yakınları tarafından takılsın, ister damadın kendisine takılsın genel kural itibari ile tamamen kadına aittir.
Bu hususa ilişkin yargıtay kararları incelendiğinde, genel kurala iki istisna getirildiği görülebilir. İki istisnadan ilki taraflar arasında genel kuralın aksine bir anlaşmanın var olmasıdır. Boşanma sırasında, düğünde takılan takılar ve ziynet eşyaları hakkında tarafların haricen yaptıkları bir anlaşmanın varlığı görülür ise; takıların tamamının kadına ait olduğuna ilişkin genel kural geçersiz olacak ve takıların paylaşımı taraflar arasındaki anlaşmaya göre yapılacaktır.
Kurala ikinci istisna ise Türk Medeni Kanunu’nun kaynaklarından olan, yazılı olmayan ve hukukun belirli bölümlerinde kendisine uygulama alanı bulan örf ve adet hukukudur. Düğünde takılan takıların tamamının kadına ait olmaması için evliliğin gerçekleştiği yörede aksi yönde gelişmiş bir örf ve adet kuralının varlığı gerekmektedir.
Düğün Takıları ve Ziynet Eşyaları Hakkında Yargıtay Kararları
Son zamanlarda sık sık gündeme gelen ve kadının lehine olan bu düzenlemeye karşı düğünlerde giderek artan bir oranda ‘takı sandığı’ uygulaması ile karşılaşılmaktadır. Eski usülde takılar, yapılan takı merasimi ile doğrudan gelin ve damadın kendisine takılmakta iken yaygınlaşmaya başlayan bu uygulamada takılar ve ziynet eşyaları evlenen çiftin ortak olarak düğün alanına koyduğu sandığın içerisine bırakılmak suretiyle hediye edilmektedir.
Fakat takı sandığına atılan takıların kime ait olacağı hususunda herhangi bir emsal yargıtay kararı bulunmamaktadır. Takı sandığının kurulmasının amacının yukarıda anlatıldığı şekilde taraflar arasında takıların ortak paylaştırılması amacı güden bir anlaşmanın varlığına delalet ettiği her ne kadar dile getirilse de bu hususta yargıtayın herhangi bir uygulamasının var olmaması sebebi ile takı sandığına atılan takıların eski usül takı takma merasimi ile hediye edilen takılardan ayrışmadığını söylemek mümkündür.
Düğün takıları yargıtay kararı, yukarıda da anlatıldığı üzere bu noktada hukuki temel kaynaktır. Bu husustaki yargıtay kararlarına birkaç örnek vermek ve konuyu tekrar bu kararlar ışığında özetlemek gerekirse:
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/1038 E. ve 2021/458 K. sayılı ilamı: “Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabulü vardır. Söz konusu ziynet eşyasının (altın vs.) evlenme sebebiyle gerek ailelerce ve gerek yakınlarca kadına geleceğinin güvencesi olarak takıldığı kabul edildiğinden emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece genel kural kabul edilecektir. Artık, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür.”
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/1799 E., 2019/5672 K. sayılı kararı: “Yargıtayın yerleşik uygulamasına, örf ve adete, ülke gerçekleri ile yöresel geleneklere göre; evlenme sebebiyle, gerek ailelerce ve gerekse yakınlarınca kadına geleceğinin güvencesi olarak düğünde takılan ziynet eşyaları ve para davacı kadına bağışlanmış sayılır. Aynı biçimde, düğünde erkeğe takılan ziynet eşyaları ve para açısından da kadının herhangi bir biçimde kabulü söz konusu olmadıkça ve aksi de ispatlanmadıkça kocanın bu eşyaları eşine bağışladığı kabul edilir.”
Yukarıdaki yargıtay kararlarında da göreceğiniz üzere düğünde takılan ziynet eşyaları kimindir sorusunun cevabı için genel kural takıların kadına ait olması şeklinde uygulandığı görülebilir. Yine ilgili kararlarda bu genel kuralın istisnası olarak yukarıda anlatıldığı üzere örf ve adet hukukunda yerleşmiş aksine bir uygulamanın varlığı ile evlenen çiftin arasında olan bir anlaşma olgusunun varlığı aranmıştır.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/6000 E., 2018/14721 K. sayılı ilamı: “Düğünde erkeğe takılan ziynetler ve paralar aksi kanıtlanmadığı sürece kadına aittir. Dosyada yer alan fotoğraflar ve bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere davacı-karşı davalı erkeğe takılan altınlar ve paralar ile kadına takılan paralar yönünden de kadının ziynet ve para talebinin kabul edilmesi gerekirken, reddi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.”
Düğünde erkeğe takılan takıların da kadına takılan takılarda olduğu gibi genel kural olarak kadına ait olduğu hususu da yargıtayın istikrarlı bir uygulaması olarak göze çarpmaktadır. Yargıtay takıları ‘kadının kişisel malı’ olarak değerlendirmekte ve düğünde takılan ziynet eşyalarını ‘bağışlama’ olarak kabul etmektedir.
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016/9923 E., 2018/1103 K. sayılı ilamı: “Düğünde kadına takılan ziynetler bağış hükmündedir ve kadının kişisel malıdır. Ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür.”
Aynı zamanda bu konuda tartışmaya ve kafa karışıklığına neden olan bir diğer husus; takılan takıların kadının veya erkeğin yakınları tarafından takılmış olmasının evlilik sonrası paylaşıma etki edip etmediğidir. Yargıtayın süreklilik arz eden kararlarında takıların kim tarafından takıldığına bakılmaksızın kadına bağışlanmış olduğu kabul edilir.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2014/16026 E., 2015/9622 K. sayılı ilamı: “Kural olarak düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır.’’
Konuyla ilgili genel kuralın istisnası olan, takıların kullanımı veya paylaşımı ile ilgili bir anlaşma olgusunun çiftin arasında var olmasına ilişkin yargıtay kararları da mevcuttur. Yargıtay, anlaşma olgusunun varlığı halinde kocanın bunları iade etmekten kurtulacağına hükmetmiştir.
- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/14152 E. ve 2018/3189 K. sayılı ilamı: “Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.”
Boşanma, ayrılık gibi durumların varlığı halinde gündeme gelen takıların paylaşımı konusu güncel Türk hukukunda bu şekilde çözümlenmektedir. Takıların paylaşımına, kullanımına ilişkin partnerinizle aranızda farklı bir anlaşmanın varlığını veya yörenizde genel kuralın aksine bir örf ve adet kuralının uygulandığını ispat edebilmeniz halinde takılarda koca olarak hak iddia edebilirsiniz. Fakat genel kural, tüm takı ve ziynet eşyalarının, kim tarafından, kime takıldığına bakılmaksızın kadına bağışlandığının kabulüdür.
Karşı karşıya kaldığınız tüm hukuki sorunlarınızda siz de Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nin uzman kadrosundan destek alabilirsiniz.