Ceza Hukuku

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat

Hukuk düzeni, her vatandaşın suç teşkil eden eylemlerden korunmasını ve suçluların bir takım cezalar vasıtası ile rehabilite edilmesini temin etmeyi amaçlarından biri olarak görür. Bu düzen içerisinde suç işlediğine yönelik bir iddia öne sürülen kişinin de suçluluğu ispat edilene kadar korunması gözetilmek zorundadır. Masumiyet karinesi olarak adlandırılan bu ilke ışığında bir kişinin aksi ispat edilene kadar suçsuz olduğunun ön kabulü gerekir. 

Ancak bazı şartlar dahilinde mahkemelere şüpheli veya sanık sıfatı taşıyan kişilerin yargılama süreci devam ederken de özgürlüklerinden yoksun bırakılmasına yönelik karar verme yetkisi tanınmıştır. Tutuklama veya tutuklu olarak yargılanma adı verilen bu eylem, isnat edilen suçun işlendiğine yönelik kuvvetli bir şüphenin ve yasal tutukluluk sebeplerinden birinin var olması halinde mahkeme kararının verilmesinden önce sanığın hürriyetinden alıkonulması olarak tanımlanır.

Kişinin hayatını temelden sarsacak hüviyette olan bu kararın hatalı bir şekilde masum olduğu sonradan ortaya çıkan bir insan hakkında verilmesini vicdanları yaralayacağı oldukça açıktır. Bu durumda haksız olarak tutuklanan kişinin haksız tutuklama nedeniyle tazminat hakkını öne sürmesi mümkündür.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘tutuklama nedenleri’ başlıklı 100. maddesinin ilk fıkrası ‘’Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez…’’ hükmünü içermektedir. Aynı maddenin takip eden fıkralarında ise detaylı olarak tutuklama sebepleri sayılmıştır. Yasa maddesi uyarınca tutukluluk kararının belirlenen şartlardan birine istinaden verilmesi ve görülen dava ile orantılı olması gerekir. İlgili kanun, tutukluluk hallerini düzenlediği gibi hangi hallerde tazminat talep edilebileceğine ilişkin maddeler de içermektedir. CMK 141. maddede düzenlenen haksız tutuklama nedeniyle tazminat davası açılabilecek haller doğrudan ilgili madde metninde yer aldığı şekilleri ile şöyledir: 

Kanunlarda belirtilen şartlar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

Kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan,

Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde el konulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

Yakalama veya tutuklama işlemine karşı kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayanlar,

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?

Haksız tutuklama nedeniyle açılacak olan tazminat davaları doğrudan devlete yani Maliye Hazinesi’ne karşı açılır. CMK’de de düzenlendiği üzere devlet, koruma tedbirlerinin hatalı uygulanmasından dolayı mağduriyet yaşayanların tazminat talebinin haklı görülmesi halinde mahkeme tarafından karar verilen tazminat ödemesini ilgiliye yapar. Devlet tarafından tutukluluk kararını veren hakime karşı ödenen tazminat miktarı oranında rücu edilmesi mümkündür. 

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası Kime Karşı Açılır?

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Talep Edemeyecek Kişiler

Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 144. maddesinde güvenlik tedbirlerinin uygulanması nedeniyle tazminat isteminde bulunamayacak kişilerin kim olduğu düzenlenmiştir. Ceza hukukunda ‘kanunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesi uygulanır.

Aynı doğrultuda olacak şekilde bir kişinin suçu işlediği an ile yargılama sürecinin devam ettiği süre esnasında birden fazla hüküm yasalarda yer alıyorsa, lehe olan kanun istisnai olarak geri yürütülerek sanık hakkında uygulanır. Fakat haksız tutuklama hususundaki tazminat istemleri bu kuraldan ayrı tutulmuştur. Tazminat isteminde bulunmaya hakkı olmayan sanık kişiler, sonradan yürürlüğe giren bir kanunun bu hakkı tanıması halinde dahi tazminat isteminde bulunamazlar. 

Ayrıca af, şikayetten vazgeçme, davanın düşmesi gibi olağan dışı haller kapsamında yargılamanın sona ermesi sonucunda tazminat talep edilmesi mümkün değildir. Halk arasında ‘raporlu’ olarak tabir edilen ve kusur yeteneğinin hukuki olarak bulunmadığına kanaat getirildiği için cezalandırılmayan kişiler de tazminat isteminde bulunamazlar.

Yargılama esnasında suçu üstlenmek gibi amaçlarla yalan beyanda bulunarak hakkında güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına karar verilmesine sebebiyet veren kişilerin cezalandırılmaması sonucu tazminat talep etmelerinin mümkün olmadığına karar verilmiştir. Yasanın ruhundan anlaşılan, yargılama sürecinin doğal ve olağan şekilde tamamlanmasının ardından haksız şekilde tutuklandıkları anlaşılanlar dışındakilerin tazminat talep etmeleri mümkün olmayacaktır.

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Maddi ve Manevi Tazminat

Haksız tutuklama nedeniyle açılacak davalarda hem maddi hem manevi tazminat talebinde bulunulması mümkündür. Maddi tazminat, kişinin özgürlüğünün elinden alındığı sürede elde edemediği ve tutuklu kalması sebebiyle sağlayamadığı maddi gelirlere ilişkindir. Haksız tutuklanan kişi, kararın verildiği tarihte çalışmıyor olsa dahi asgari ücret üzerinden maddi tazminatı hesaplanır.

Manevi tazminat ise kişinin tutukluluğu sebebiyle yaşadığı, değeri maddi olarak ölçülemeyen elem ve ızdırabın tatmin edilmesi amacıyla belirlenen bir tazminat türüdür. Örneğin; tutuklu kaldığı süre boyunca psikolojik olarak buhrana düşen, yaşadıklarından dolayı hayatını eski haliyle idame ettiremeyen veya haksız tutukluluğu sonucu sosyal hayatından dışlanan kişiler manevi tazminat talebinde bulunabilir. Her iki tazminat istemi de aynı davada öne sürülür. Mahkeme, taleple bağlı olmak üzere delilleri ve iddiaları inceleyerek bir karar verir. 

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Maddi ve Manevi Tazminat

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Haksız tutuklama tazminat yetkili mahkeme, tutuklama fiilinden etkilenen kişinin yaşadığı yerdeki mahkemelerdir. Bu türden davalara bakmakla görevli mahkemeler ise Ağır Ceza Mahkemeleridir. Tazminat isteminde bulunabileceği yasal olarak belirlenen kişi tarafından beraat kararının kesinleşmesinden itibaren yasal süresi içerisinde oturduğu yerdeki Ağır Ceza Mahkemeleri’nde ikame edilecek dava usule ve yasalara uygun şekilde ikame edilmiş olur.

Haksız Tutuklama Nedeniyle Tazminat Davası Açma Süresi

Haksız tutuklama nedeniyle tazminat davası açma süresi, güvenlik tedbirlerinin haksız olduğunu ve sanığın üzerine atılı suçtan beraat ettiğini gösteren mahkeme kararının kesinleşerek taraflara tebliğ edildiği tarihten itibaren 3 aydır.

Bununla birlikte diğer hususlara bakılmaksızın kararın kesinleşmesini takip eden 1 yıllık süre içerisinde davanın kesin olarak ikame edilmesi gerekir. Örneğin; ilgililere tebligat yapılamamış ise 3 aylık süre başlamadığından dolayı davanın açılmasının ertelenmesi, 1 yıllık sürenin dolmasının sonucu olarak bir hak kaybına sebebiyet verecektir. 

Ceza yargılaması ve yargılama esnasında uygulanan tutuklama gibi güvenlik tedbirleri, kararın haksız olduğu durumlarda kişiler üzerinde büyük izler bırakır. Bu mağduriyetin tatmin edilmesi amacıyla maddi ve manevi tazminat istemlerinin ise usul kurallarına, yasalara ve belirlenen sürelere uygun olarak talep edilmesi önem arz etmektedir. Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nin ceza hukuku alanında uzman kadrosu ile iletişime geçerek süreci en iyi şekilde yönetebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu