İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Nedir?
Hukuki hakların tanınmasından önce işçiler, belirli iş alanlarında çalışmaya zorlanmakta, insani sınırların üzerinde saatler çalıştırılmakta ve çalışmamaları halinde bir takım yaptırımlarla karşılaşmaktaydı.
İş ve çalışma hürriyeti olarak belirtilen kavram; kişinin maddi bir getiri elde etmek amacıyla serbestçe tercih edebileceği işlerde çalışmasını, kendi işini yapabilmesini, insani şartlarda çalışmayı tercih edebilmesini ifade eder. Peki iş ve çalışma hürriyeti ihlali suçu nedir? Gelin detaylara birlikte göz atalım.
Türkiye’de özellikle cumhuriyet sonrası dönemde sanayileşme hareketleri ve tarım toplumundan sanayi toplumuna geçiş sürecinde iş ve işçilik hakları konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. İş ve çalışma hürriyeti de bu kapsamda anayasal bir hak olarak düzenlenmiş olup her bireyin çalışma hakkına ve özgürlüğüne sahip olduğu güvence altına alınmıştır.
Anayasal hakkın tanınmasının yanında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu başlıklı 117. maddesi ile “(1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir. (2) Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir…’’ hükmü getirilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler ile amaçlanan şey, toplumu oluşturan bireylerin sömürüden uzak bir biçimde, insan onuruna uygun olarak, özgürce tercih edebildikleri bir çalışma düzeninin oluşturulmasıdır. Bu suç ekonomik olarak daha güçlü olduğu kabul edilen işverenlerin işçi üzerinde hakimiyet kurmasını; işçiyi tehdit etmek ve zorlamak suretiyle hak etmediği, istemediği biçimlerde çalıştırmasını engelleme amacı gütmektedir.
İçindekiler
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Unsurları
Ceza hukukuna göre bir suçun oluşabilmesi için, o suça özel belirli unsurların meydana gelmiş olması gerekir. Çalışma hürriyetinin ihlali; maddi, manevi ve hukuka aykırılık şeklinde üç unsurun bir araya gelmesiyle gerçekleşebilir.
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda manevi unsuru kast oluşturur. Ceza hukukunda kast kavramı, kanunla suç olarak belirlenmiş bir hareketi suç oluşturacağını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmeye denir. Anılan suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Suçun maddi unsurunu, gerçekleşmesi ile birlikte hukuka aykırılığı oluşturacak olan hareket oluşturmaktadır.
Örnek vermek gerekirse, ailesi hayatta olmayan ve maddi durumu kötü olan bir kişinin işveren tarafından durumu suistimal edilerek daha düşük ücretle veya daha uzun saatler boyunca çalışmaya zorlanması ilgili kanun maddesine göre suçtur. Buradaki maddi unsur, işçinin müşkül durumundan faydalanılmasını gerçekleştiren harekettir. Hukuka aykırılık ise isminden de anlaşılacağı üzere suça konu fiilin hukuka aykırı olmasına verilen isimdir. Tüm bu unsurların bir araya gelmesi halinde iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun oluşacağından bahsetmek mümkündür.
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Cezası
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 117. maddesi altında 4 fıkra halinde düzenlenmiş bir suçtur. Kanunda bu suçu işleyen kişilere hapis cezası ve adli para cezası verilmesi öngörülmüştür. Mağdurun şikayetine bağlı olmak kaydı ile bir kişinin cebir veya tehdit yolu ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi durumunda, suçu işleyen kişi 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.
Suçun nitelikli halleri de aynı maddede düzenlenmiş olup mağdurun çaresizliğini, kimsesizliğini ve benzeri zor durumunu suistimal etmek yolu ile ücretsiz olarak veya kıyasen düşük bir ücretle çalıştıran; mağduru insan onuruna aykırı biçimde çalışmaya zorlayan kişilere 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası veya 100 günden az olmayacak biçimde adli para cezası verilir.
Yine insan onuruna aykırı biçimde bir kişiyi bir yerden başka bir yere sevk edenler hakkında da aynı ceza uygulanır. Cebir veya tehdit ile anlaşılandan farklı bir biçimde çalışılmaya zorlanan, ücretinin azaltılıp artırılması adına tehdit kullanılan veya anlaşmayı bu yollarla değiştirerek işin durmasına, farklı koşullarda devam etmesine zorlanan hallerde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası uygulanır.
İş ve çalışma hürriyeti suçu, bir bileşik suçtur. Bileşik suçlarda birden fazla hukuka aykırı eylem gerçekleşmesine rağmen bu eylemlerden biri, sonuç itibari ile asıl suçun bir unsurunu oluşturduğundan ayrı ayrı cezaya hükmedilmez. Örneğin; bir kişinin tehdit etmek suretiyle iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu işlemesi halinde hem tehdit suçu hem de çalışma hürriyetinin ihlali suçu oluşmaz. Tehdit, çalışma hürriyeti suçunu hayata getiren bir unsurdur.
İş ve Çalışma Hürriyetini İhlal Suçunda Görevli Mahkeme
Türkiye’de ceza yargılaması iki aşamalı olarak ilerlemektedir. Soruşturma aşamasını suçun gerçekleştiği yerdeki cumhuriyet başsavcılığı yürütür. İddianamenin düzenlenmesi halinde ise iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçuna ilişkin davalar asliye ceza mahkemelerinde görülmektedir. Bu suçla ilgili ceza yargılamaları ağır ceza mahkelemerinin görev alanına girmemektedir.
İş ve Çalışma Hürriyeti (Özgürlüğü) İhlali Suçu Yargıtay Kararları
Türk hukuk sisteminde anayasa ve kanun maddeleri yargılamaların temel dayanağını oluşturur. Ceza hukukunda kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi uyarınca bir ceza yargılamasının mutlaka temel olarak bir kanun maddesine dayanması gerektiği söylenebilir. Bununla birlikte yargılamada bazı problemlere ışık tutan, olaylara açıklama getiren yargıtay kararları dikkatle incelenmelidir. İş ve çalışma özgürlüğü ihlali suçuna ilişkin bazı Yargıtay kararları şu şekildedir:
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun işlenebilmesi için, herhangi bir şekilde iş ve çalışmanın engellenmesi gerekir. Burada mağdurun hakkı olan iş ve çalışmanın engellenmesi suç olarak düzenlenmiştir. Örneğin, bir taşıma işinde taşıma sözleşmesinin süresi dolan taşıyıcı, sözleşmeyi devam ettirmek amacıyla harekette bulunur fakat bu hareket fail tarafından engellenirse bu suç oluşmaz. Hukuka aykırı başka bir davranıştan anlaşılması gereken, hukuka uygun olmayan bir davranıştır.
Bir örnek daha verecek olursak, bir kimsenin özel arazisinde duvar ören kimseye, arazi sahibinin engel olması hâlinde de bu suç oluşmayacaktır. Çünkü arazi sahibinin eylemi hukuka uygundur. Haksız fesih işlemi de nihayetinde hukuksal sonuçlar doğuran bir fesihtir ve iş sözleşmesi, haksız olarak yapılmış olsa da feshedilmiştir. Bu durumda da artık eylem hukuki nitelik kazanmıştır. Bu nedenle hukukça haklı olan, haksız fiil oluşturmayan sözleşmeye aykırılık veya sözleşmenin feshi durumlarının ortaya çıktığı hâllerde, yapılan davranışın hukuka aykırı başka bir davranış olduğu ileri sürülemez…’’ (Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2019/14 Karar sayılı ilamı)
‘’Mağdur …‘ın … Elektrik A.Ş sorumlusu olduğu, şantiyenin elektrik şartelinin indirilmesi nedeniyle yanında iş yeri çalışanı olan mağdur … ile birlikte şarteli düzelttikten sonra döndükleri esnada araçlarını durduran sanıkların “ bir daha buraya gelmeyin, gelirseniz iyi olmaz, bir daha gelirseniz suyunuzu da keseriz” demek suretiyle tehdit ettikleri iddia ve kabul edilen olayda, sanıkların TCK’nın 117/1. maddesinde düzenlenen iş ve çalışma hürriyetini ihlâl suçunun unsurunu oluşturması eylemlerinin kül halinde iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu oluşturduğu gözetilmeden, iş ve çalışma hürriyetini ihlâl ve tehdit suçlarından ayrı ayrı hükümler kurulması, bozma nedenidir…’’ (Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2022/3732 Karar sayılı ilamı)
Ceza yargılaması süreci büyük titizlikle hareket edilmesi gereken önemli bir süreçtir. İşinizi şansa bırakmamak için alanında uzman kadrosuyla hizmet vermekte olan Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık’tan hizmet alabilirsiniz.