Aile (Boşanma) Hukuku

Kefalette Eşin Rızası ve Şartları

Hukuk düzeninin temel amaçlarının başında bireylerin, ailenin ve kamu düzeninin korunması gelir. Yasalar ve hukuki düzenlemeler vasıtası ile kişilerin serbestçe anlaşmalar yapması, sözleşmelere taraf olunması veya tek tarafın büyük oranda kazanımının olması gibi durumları engelleyici uygulamalar meydana getirilmiştir.

İnsanların bir topluluk halinde yaşadığı ve ailenin de en temel toplumsal birim olduğu göz önüne alınarak yapılan bu düzenlemeler, ailenin bir bireyinin tek başına alacağı kararlar ile tüm aile bireylerinin hayatında olumsuz etkiler yaratmasının önüne bir set çekmektir. Kefalet ilişkisinde de hukuk düzeni, kefil olacak eşin rızasının aranması yönündeki düzenleme ile bu amacı gütmektedir. 

Kefalet Nedir?

Kefalet ne demektir sorusunun cevabı olarak bir borçlunun alacaklıya karşı var olan yükümlülüklerine ilişkin sorumluluğu yerine getirememesi halinde üçüncü bir kişinin bu borçlardan alacaklıya karşı borçluyla birlikte sorumlu olacağını bildiren bir hukuki sözleşme olduğu söylenebilir. Kefalet ilişkisi genellikle borçlunun borcunu ödeyememe ihtimali bulunan durumlarda alacaklı tarafın güvence kaynağı olarak kurulur.

Kefil adı verilen üçüncü kişi, kefalet sözleşmesi ile borç ilişkisinin sorumlularından biri haline gelir. Fakat doğrudan anlaşılacağı üzere kefalet ilişkisi temel anlamda borca veya alacağa taraf olmayan kefile ciddi bir sorumluluk yükleyici bir yapıya sahiptir.

Bu ilişkinin kurulması, kefilin hem kendisinin hem de çevresindekilerin hayatını temelden etkileyebilecek türden bir işlem olduğundan kefalet ilişkisinin kurulmasında bazı şartlar getirilmiştir. 

Kefalet Nedir?

Kefalet hakkında bilgi ve danışmanlık hizmeti almak için avukata sor sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

Kefalet Sözleşmesi Şekil Şartları

Kefil olma şartları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 598. maddesi ve devamında belirlenmiştir. Anılan maddede sözleşmenin şekil şartlarına ilişkin ‘’Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.’’ hükmünü içerir. Bu şartları içermeyen kefalet sözleşmeleri hüküm doğurmaz ve geçersiz sayılır.

Buna göre kefalet sözleşmesinin yasal şekil şartları şu şekildedir:

Sözleşme yazılı bir şekilde yapılmalıdır: Kefalet sözleşmeleri yazılı şekil şartına tabidir. Buna göre sözlü şekilde yapılacak kefalet sözleşmeleri, yeterli ispat koşullarının karşılanması halinde dahi hüküm doğurmaz. 

Sözleşme içerisinde kefilin sorumlu olacağı azami (en yüksek) miktar belirtilmelidir: Kefalet sözleşmelerinde miktarın belirli olması şekil şartlarından biri olarak belirlenmiştir. Ucu açık ve sınırı olmayan şekilde bir borca kefil olunması hukuka aykırılık teşkil eder. Kefil, borcun miktarını ve ne kadarından sorumlu olduğunu sözleşme ile bilmek zorundadır. 

Kefalet ilişkisinin tarihi sözleşmede belirtilmelidir: Kefilin sorumluluğunun süresiz olarak belirlenmesi devamlı bir belirsizlik yaratacağından kefalet ilişkisinin devam edeceği süreyi belirtmeyen sözleşmeler şekil şartı eksikliğinden geçersiz sayılır. 

Tarih, azami miktar ve kefalet ifadeleri kefilin el yazısıyla yazılmalı ve imzalanmalıdır: Sözleşmede yer alacak bu şekil şartları, kefilin açık rızasının tasdiki anlamına gelecek şekilde kendi el yazısı ile yazılmalı ve ıslak imzası alınmalıdır. Kefilin yazmadığı fakat imzaladığı ifadelerden dolayı dahi kefalet sözleşmesinin geçersiz sayıldığına sıkça rastlanmaktadır.

Kefil evli ise eşinin rızası alınmalıdır: Kefilin eşinin rızasının sözleşmede alınması da geçerlilik şartlarından biridir. 

Genel şartlar: Kefilin ayırt etme gücüne sahip olması, kefalet ilişkisine kendi rızası ve hür iradesi ile dahil olması, herhangi bir tehdit veya korku unsuru altında imza atmaması gibi genel hukuki ilkelerin noksanlığı da sözleşmeyi geçersiz kılan şartlar arasında yer almaktadır. 

Kefalet Sözleşmesi Türleri

Kefalet sözleşmesi nedir sorusuna ilişkin bilgi paylaşımı yapılırken kefalet sözleşmesinin türlerinin de belirtilmesi gerekir. Türk Hukukunda uygulama alanı bulan 5 tür kefalet sözleşmesi bulunur. Bu kefalet sözleşmeleri şu şekilde sıralanabilir:

Adi Kefalet: Kefalet sözleşmelerinin asıl hali adi kefalet olarak anılır. Kefil, ikinci dereceden borçlu olarak taraflar arasındaki ilişkiye dahil olur. Alacaklı öncelikle borçludan tahsilat yapmayı dener. Borçlunun borcunu ifa edemediği durumda kefil, azami miktar ve tarih gibi koşullara bağlı olacak şekilde borçtan sorumlu olur. 

Müteselsil Kefalet: Borçlunun ve kefilin birlikte borçtan sorumlu oldukları bir kefalet türüdür. Kefaletin müteselsil şekilde olduğu kefil tarafından el yazısı ile belirtilmelidir. Bu türde alacaklı, önce borçluya başvurmak zorunda değildir. Borcun ifası gerçekleşmez ise alacaklı hem borçluya hem de kefile karşı işlem yapabilecektir. 

Toplu Kefalet: Birden fazla kefilin aynı anda borç ilişkisine kefil olması durumudur. Burada kefillerin sözleşmeye dahil oluş zamanları ve şekillerine göre uygulanacak kurallar belirlenir. 

Kefile Kefalet: Alacaklıya karşı kefil olan kişiye üçüncü bir kişinin de kefil olmasıdır. Burada sonradan dahil olan kefil, ilk anlaşmadaki kefilin sorumluluğu ile sınırlı olacak şekilde ilişkiye dahil olacaktır.

Rücua Kefalet: Kefilin, ilk kefile karşı, ilk kefilin borçluya rücu edeceği duruma ilişkin kefalet verdiği bir türdür. 

Kefalette Eşin Rızası

Kefalet sözleşmeleri ile kefil kişinin üstleneceği sorumluluk bir aile yaşantısını temelden etkileyebilecek durumda olabileceğinden kefalette eşin rızası bulunması bir şart olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 584. maddesinde yer almıştır.

Anılan madde ‘’Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır.’’ hükmünü içermektedir. Tüzel kişileri ilgilendiren istisnai birkaç durum haricinde evli kişilerin kefil olarak kefalet sözleşmesi düzenlemeleri eşin açık rızasının bulunması şartına bağlanmıştır. 

Kefalette Eşin Rızası

Eş Rızasının Hukuki Niteliği ve Şartları

Eş rızasının alınmasının hukuki niteliği bir şekil ve geçerlilik şartı ile muvafakat şeklindedir. Eş rızası bulunmayan kefalet sözleşmeleri, hukuki niteliğindeki eksiklik nedeniyle geçersiz sayılacak ve kefilin borç ilişkisinden doğan herhangi bir sorumluluğu gündeme gelmeyecektir. Eş rızası tıpkı kefil olacak eşin karşılaması gerektiği gibi el yazılı ve açık muvafakat şartına tabidir. 

Eş Rızasının Şekli ve Zamanı

Kefalet sözleşmesinde eş rızası da yazılı bir şekilde olmalıdır. Kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartlarından olan eş rızası, en geç sözleşmenin imzalandığı tarihte verilmiş olmalıdır. Kefalet sözleşmesinin imzalanmasının ardından eşin rızasının alınması hukuken geçerli kabul edilmemiştir.

Evli çiftlerden herhangi birinin kefalet ilişkisine dahil olması durumunda rızanın alınması şart olarak aranır. Anayasal eşitlik ilkesi uyarınca kefil olacak eşin erkek veya kadın olması hukuki durumda farklılık yaratmamaktadır.

Eş Rızasının Alınmaması Sonuçları

Evlenen kişilerin hukuki durumlarında pek çok değişiklik meydana gelir. Bu değişikliklerden biri de kefalet sözleşmelerine taraf olurken eşin muvafakatinin alınması zorunluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kefalet nedir sorusu hakkında yapılacak incelemelerde eşin rızası, rızanın niteliği, kefalet sözleşmesinin geçerlilik şartları gibi hususlar titizlikle incelenmelidir.

Borçlar Kanunu’nda geniş düzenlemelere tabi tutulan kefalet ilişkisi ile ilgili işlemlerin tüm bu nedenlerle avukat gözetiminde gerçekleştirilmesi önem arz eder. Kefalet sözleşmeleri ve kefalet ilişkileri ile ilgili her türlü soru ve hukuki problemleriniz hakkında Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık Ofisi’nden hizmet alabilirsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu