Makaleler

Tanıma ve Tenfiz Davalarında Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Devletler, sınırları içindeki egemenlik haklarına bağlı olarak yargılama faaliyetlerini iç hukuk sistemleri uyarınca bağımsız şekilde gerçekleştirir. Globalleşmenin ve ülkeler arası insan hareketliliğinin artmasının doğal sonucu olarak, bir ülkede verilen mahkeme kararının yabancı bir ülkede tanınması ve uygulanması gerekliliği sıkça doğmaktadır.  Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi için neler yapılması gerektiğine geçmeden önce, bu iki dava türü arasında nasıl bir fark olduğunu incelemek gerekir.

Tanıma ve Tenfiz Davaları Arasındaki Farklar Nelerdir?

Yabancı bir ülkede verilmiş bir mahkeme kararının Türk Mahkemeleri nezdinde kesin delil ya da kesin hüküm olarak kabul edilmesi amacıyla açılan davalara tanıma davası denir. Tanıma davası sonucu verilen hükümler icra edilir nitelikte değildir.

Tenfiz davası ise yine yabancı bir ülkede verilen ve fakat icra edilir nitelikte hükümler ihtiva eden mahkeme kararlarının, Türk Mahkemeleri’nce tanınarak Türkiye’de de hüküm ve sonuç doğurması talebiyle açılan bir dava türüdür.

Buna göre tenfiz davasında amaç yabancı mahkeme kararını Türkiye’de icra edilebilir kılmak iken, tanıma davasında ilgili yabancı mahkeme kararına kesin hüküm ve kesin delil niteliği kazandırılması söz konusudur.

Örneğin yabancı ülkede gerçekleşen bir boşanma davasını ele alalım. Amaç yalnızca yurt dışında gerçekleşmiş olan boşanmanın Türkiye’de tanınmasını sağlamaksa tanıma davası açmak yeterli olacaktır. Öte yandan velayet, tazminat, nafaka gibi icra edilmesi gereken unsurların da Türkiye’de geçerli kılınması isteniyorsa tenfiz davası açmak gerekir.

Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/757 E.  2019/2198 K. sayılı kararında, “Dava, boşanmadan sonra açılan boşanmaya bağlı maddi ve manevi tazminat ile iştirak ve yoksulluk nafakası istemine ilişkindir. Olayda boşanma kararı yabancı mahkemece verilmiş olup, bu kararın tanınmasına veya tenfizine karar verilmedikçe boşanmaya bağlı dava haklarının kullanılması olanağı bulunmadığına göre…” denilerek bu hususun altı çizilmiştir.

Yurt dışında gerçekleşen boşanmanın Türkiye’de tanıma davası aracılığıyla tanınmaması halinde, taraflar Türkiye’de resmi olarak halen evli olarak kabul edileceklerdir. Tarafların 3. kişilerle yeni bir evlilik yapmak istemeleri durumunda Türkiye’de bu kanunen mümkün olmayacaktır. Ayrıca ölüm durumunda eşler yasal olarak birbirlerinin mirasçısı olarak kabul edilecektir. Yani yurt dışında boşanmış olmalarına rağmen Türkiye’de evlilik kurumunun getirdiği tüm yasal sonuçlar doğmaya devam edecektir.

Tanıma ve Tenfiz Davalarında Görevli ve Yetkili Mahkeme Neresidir?

Yurt dışındaki mahkemelerce verilmiş kararların tanınması ve tenfizi, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (“MÖHUK”) 50 ve 59. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Buna göre tanıma ve tenfiz davalarında Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Uygulamada bu davalar en çok boşanma ilamlarının tanınması için açılmaktadır. Boşanma ilamının Türkiye’de tanınması ve tenfizi için açılacak davalarda görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde yine Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olacaktır.

Tanıma ve tenfiz davalarında yetkili mahkeme ise MÖHUK m.51’de şu şekilde düzenlenmiştir: “Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.”

Temyiz davası kararları

Tanıma ve Tenfiz Davası Açarken Neler Gerekir?

Tanıma veya tenfiz talebinde bulunulan mahkeme kararının kesinleşmiş bir karar olması gerekir. Henüz kesinleşmemiş bir mahkeme kararı için tanıma veya tenfiz talep edilemez. Bu bağlamda kesinleşme şerhi ya da onun yerine apostil şerhi alınmak durumundadır. Apostil, bir belgenin gerçekliğini tasdik eder ve başka ülkelerde yasal olarak kullanılmasına imkan sağlar.

Belirtmek gerekir ki tanıma veya tenfiz talebinde bulunulan yabancı mahkeme kararının aslı (mühürlü ve ıslak imzalı karar) mahkemeye sunulmalıdır. Bu kararın yeminli tercüman tarafından Türkçeye tercüme edilmesi ve tercüme edilmiş nüshanın noter ya da konsolosluk tarafından tasdik edilmesi gerekir.

Her davada olduğu gibi bu davaların açılması için de belirli bir harç ödenmesi gerekir. Tanıma davalarında maktu harç ödenmesi gerekirken tenfiz davalarında, icra edilebilir bir karar olduğundan nispi harç ödenir. Maktu harç sabit bir meblağdır. Öte yandan nispi harç davanın değerine göre hesaplanır.

Kural olarak tanıma ve tenfiz davalarında mahkemenin yabancı mahkemece verilen kararın içeriğini inceleme yetkisi yoktur. Tanıma ve tenfiz kararı için yabancı mahkeme kararı usul açısından incelenir. Bir başka deyişle tanıma ve tenfiz kararı verilmesi için kanunda aranan şartların yerine getirilip getirilmediği göz önüne alınır. Ayrıca mahkeme, söz konusu kararın kamu düzenine aykırı olup olmadığına dair gerekli incelemeleri yapar.

Sinan Eroğlu Hukuk ve Danışmanlık olarak uluslararası hukuk konusunda özel bilgi ve tecrübe sahibi ekibimizle, tanıma ve tenfiz davalarının açılması ve takibinde sizlere hizmet vermek için buradayız.

KVKK Veri Sorumlusu Ve Yükümlülükleri adlı yazımızı hala okumadıysanız buraya tıklayarak hemen okuyabilirsiniz!

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu